18 Ocak 2011 Salı

Er Kişi Niyetine :)

Erkeklerle aram çoğu zamanı kapsayan şekilde iyi olmuştur, hatta hatta hatun kişilerin arkadaşlığından daha fazla severim arkadaşlıklarını. Enazından hemcinsleriyle ilişkilerinde bayanlarla kıyaslanamayak derecede açıksözlü ve doğrucu davut olabilmektedirler. Yalnız burada bunları değil de gördüğüm bir takım aksaklıkları anlatmak istiyorum bugün. Kimse kızmasın, gücenmsesin. Yakın gelecekte hemcinslerimle ilgili kötü izlenimleri de döşeyeceğim buraya. Neden kötü izlenimler: Ben de bilmiyorum. ağzımı tatlı açasım yok bugünler de. Ona bağlayın ve kusurumuz varsa affedin :)

1- Kadınlarda erkekler kadar ve hatta daha fazla zevk alır geyiği bitsin mümkünse artık. Evet ben de tam olarak tersini savunurum bunun, sex erkek için yaşamsal, ihtiyaç, bir bayanın aksine asla hayır diyemeyeceği birşeydir. Nerden mi anlarız erkekler için bir ihtiyaç olduğunu efenim, Çok basit, Ta çocukluk dönemlerinden başlayan ıslanma, uykuda boşalma olayı erkeklerde görülmektedir. Oysa böyle bir vaka bayanlarda mevcut değildir. Evet bayanlarda zaman zaman, yer yer rüyalarında bir takım şeyler görebilmektedir. Fakat bu erkelerde görüldüğü gibi uzun bir dönem gerçekleşmeyen boşalma eyleminden sonra, bir nevi mecburi olarak gerçekleşmemektedir.


2- Belki biraz ağırca kaçabilir sıradaki anekdot. Ama doğruluğu yüzlerce kez görülmüştür. 'Bir erkek bir bayanla olan arkadaşlığında oldukça ikiyüzlüdür.' Evet kendi hemcinsiyle olan arkadaşlıklarında böyle bir vaka görülmemektedir. Yani şöyledir ki eğer arkadaş 'bayansa', ve  nefret ediyorsa bu kızımızdan er kişimiz, ve hatta kilometrelerce arkasından konuşuyorsa da yüzüne karşı gülmeyi becerebilmektedir. Evet bu sabrı erkek arkadaşlarına karşı göstermemektedir. Ama kız arkadaşlarını pek güzel keklemeyi sürdürmektedir. Bunu bilir bunu söylerim ben...


3- Evet hazır dedikodu konusuna değinmişken devam ettirelim konuyu ne dersiniz.. Erkekler de bayanlar kadar olmasa da çok fazla miktarda dedikodu yapmaktadır. Yani bayanları birer dedikodu kumkuması olarak niteleyip kendileri de ' Hacı geçenler de şu kız ne yapmış biliyormusun.. ' şeklinde konuyu devam ettirebilmektedir. Evet doğru bildiniz dedikodu malzemesini çoğunlukla bayanlar oluşturmaktadır. Ama 'Hatice' de güzeldir biliriz, ama neticeye bakınızdır. Bal gibi dedikoducu insanlar topluluğundandır onlar da :)


4- Ey ahali. Öğrendiğim bir diğer şey de şu oldu ki, sadece hatunlara özgü değildir kıskançlık. Erkeklerde yeri geldiğinde tipik bir bayan gibi hemcinsin yani bir erkeği kıskanabilmektedir. Evet kesinlikle yapmaktadir.

Evet sayın blogcular elbet erkekler hakkında başka anekdotlar, söylenecekler mevcuttur.Fakat ve lakin bukadarını söyleyip size bırakmak istiyorum sözü. Var mıdır sizinde ilginç,entresan tespitleriniz efenim.Varsa paylaşırsanız bizi mutlu ve mesut edersiniz, eni sonu gayet eğlenceli bir konudur şu kadın-erkek ilişkileri.. :)

9 Kasım 2010 Salı

-Sizce Dünyada Üşümeyen Tek Varlık Nedir?



Dersteyiz birgün. Mevsimlerden kış, ve hatta denilebilir ki 'karakış'. Karadeniz bölgesinde okuduğumu da eklersem nasıl bir kıyamet koptuğu tahmin edilebilir sanırım az buçuk..
Durup dururken entresan hocamızdan entresan bir soru geldi:

-Sizce dünyada tek üşümeyen varlık nedir?

Aval aval hocamızın suratına baktık tabi. Ardından tahminler dökülmeye başladı: Kutup ayısı, penguen vs. vs. Hatta iş geyiğe döküldü bir süre sonra. Hocamızdan gelen tek cevap 'cık,cık' lar eşliğinde bir kafa sallama oluyor. Ardından bombayı patlattı. 'Kadınlar..'
Biz de tekrardan bir aval bakış oluştu malumunuz. Dakika sektirmeden itiraz sesleri yükselmeye başladı. Hocadan cevapta gecikmedi vesselam: ' Bu karakışta mini etekli ve çorapsız dolaşabilmelerini sadece buna bağlayabiliyorum çünkü..' Jeton 16 köşeli olduğu için biraz geç düşmüştü, düşerken de takırdamıştı tabi :)Sınıfta süper minisiyle oturan bir hatunumuz vardı. Ve taş diyemeyeceğim, evet o koca kaya yerine ulaşmış olacak ki kızımız biranda domates misali kesildi:)

Evet şuanda gayet soğuk bir memleketteyim. Tabir-i caizse insanın sümüğü akamadan burnunda donuyor. Ve ben, buna rağmen etrafta mini etekli  cıbıl cıbıl hatunlar gördükçe daha bir buz kesiliyorum. Ve kesinlikle anlamıyorum, hayvanların bile kürkle ısındığı bir dünya da, kendileri neyle ısınıyorlar ki giyinmiyorlar? Çok mühim bir sorudur efenim, cevabını bilen varsa söylesin..

Edit: Hatunu kınama durumu kesinlikle yoktur. Sonuçta mesleğini icra ediyor. Geniş paça pantolon giyecek hali yok. Yalnızca hoş bir resim olması dolayısı ile koyulmuştur :)

3 Kasım 2010 Çarşamba

Tozlu Raflardan Blog Sayfasına...

Evet, günlük yazasım geldi sanırım:)



Şuanda masanın üstünde 'aile' resmimiz durmakta.. Arasıra gözüm takılıyor ona, ve aklımda değişik düşünceler dolanıyor. İçimi dökmek istiyorum sana bugün günlük, dinlersin beni değil mi? En son sarhoşken sevgilime haykırdığım gerceklere sen de ortak olur musun..?


İşin tuhaf bir yanı var, nedir biliyor musun... Annemle babam 25 senedir evliler ( ya da aynı evin içindeler ) sevgili blog. Ve ben bugüne bugün 22 yaşındayım. Abimde aslanlar gibi 24 yaşında :) Evet hesap kitap olaylarını geçtiysek sadede gelebiliriz. Biz tamı tamına 22 senedir tam anlamıyla bir çekirdek aileyiz yani.. Ve söz de bahsi geçen resim bizim ' tek ' aile resmimiz oluyor. Diğer taraftan bu resim yalnızca ' bu yıl ' içinde çekilmiş oluyor... Durum tam anlamıyla bu, işte bu da bizim birbirimize ne kadar bağlı olduğumuzu gösteren bir kanıt sanırım..


Bu herzaman böyle oldu, ve biz herzaman böyleydik. Babam her zaman eve geç geldi, biz her zaman onu beklemedeydik, annem herzaman sinirli oldu, en ufak şeyde bile kızdı bize, biz her zaman abimle birbirimize kenetlendik, aile de birbirine sımsıkı bağlı tek kişiler olduk.. Hani vardır ya, böyle birtakım şiirler :

' Anne ' melektir orada, koruyucudur, gerekirse canını bile verebilecektir, bu duyguları anlayamadım hiçbir zaman, korunduğumu hissedebilseydim sonra gelecek duygular bunlardı, bilirim. Ama olmadı, olduramadık.

Elbet evleneceğim günün birinde anne olacağım bende, işte tamm bu noktada okadar korkuyorum ki bende böyle olmaktan, miniğime bunları yaşatmaktan..



Sadece içimi dökmek istedim blog, kafamın içinde dönen şeylerin kağıtta nasıl duracağını merak ettim.. Yardımcı olduğun için çok teşekkür ederim..

2 Kasım 2010 Salı

Yeni Bir Gün Yeni Bir Başlangıç Demektir...



Evet.. Her bitiş yeni bir başlangıçtır derler.. Çok uzun bir zamandır günlük yazmayışımın dönüşü böyle oldu sanırım.. Blog dervi başladı bende, umarım bu da günlük olayıma benzemez. Yıllığa dönmesinden korkmuyor değilim aslında :)




İçim dolup taşıyor aslında, o maksatlı açtım bu bloğu da.. Bu birikenleri sesli şekilde dile getirmek istiyorum, kağıda dökmenin de bir faydasının olmadığını da biliyorum, ama dile getirilmesi yasaklanmış duygular var içimde.. Belki de böylesi iyi olmayacak, anlatılmayan şeyler içte birikir birikir ve patlaması yaşanır eni sonu. Peki ya yazılan şeyler..? Bu patlamayı engelleyebilir mi, insan içini dökmüş gibi hissedebilir mi acep? Bakalım, Göreceğiz..