9 Kasım 2010 Salı

-Sizce Dünyada Üşümeyen Tek Varlık Nedir?



Dersteyiz birgün. Mevsimlerden kış, ve hatta denilebilir ki 'karakış'. Karadeniz bölgesinde okuduğumu da eklersem nasıl bir kıyamet koptuğu tahmin edilebilir sanırım az buçuk..
Durup dururken entresan hocamızdan entresan bir soru geldi:

-Sizce dünyada tek üşümeyen varlık nedir?

Aval aval hocamızın suratına baktık tabi. Ardından tahminler dökülmeye başladı: Kutup ayısı, penguen vs. vs. Hatta iş geyiğe döküldü bir süre sonra. Hocamızdan gelen tek cevap 'cık,cık' lar eşliğinde bir kafa sallama oluyor. Ardından bombayı patlattı. 'Kadınlar..'
Biz de tekrardan bir aval bakış oluştu malumunuz. Dakika sektirmeden itiraz sesleri yükselmeye başladı. Hocadan cevapta gecikmedi vesselam: ' Bu karakışta mini etekli ve çorapsız dolaşabilmelerini sadece buna bağlayabiliyorum çünkü..' Jeton 16 köşeli olduğu için biraz geç düşmüştü, düşerken de takırdamıştı tabi :)Sınıfta süper minisiyle oturan bir hatunumuz vardı. Ve taş diyemeyeceğim, evet o koca kaya yerine ulaşmış olacak ki kızımız biranda domates misali kesildi:)

Evet şuanda gayet soğuk bir memleketteyim. Tabir-i caizse insanın sümüğü akamadan burnunda donuyor. Ve ben, buna rağmen etrafta mini etekli  cıbıl cıbıl hatunlar gördükçe daha bir buz kesiliyorum. Ve kesinlikle anlamıyorum, hayvanların bile kürkle ısındığı bir dünya da, kendileri neyle ısınıyorlar ki giyinmiyorlar? Çok mühim bir sorudur efenim, cevabını bilen varsa söylesin..

Edit: Hatunu kınama durumu kesinlikle yoktur. Sonuçta mesleğini icra ediyor. Geniş paça pantolon giyecek hali yok. Yalnızca hoş bir resim olması dolayısı ile koyulmuştur :)

3 Kasım 2010 Çarşamba

Tozlu Raflardan Blog Sayfasına...

Evet, günlük yazasım geldi sanırım:)



Şuanda masanın üstünde 'aile' resmimiz durmakta.. Arasıra gözüm takılıyor ona, ve aklımda değişik düşünceler dolanıyor. İçimi dökmek istiyorum sana bugün günlük, dinlersin beni değil mi? En son sarhoşken sevgilime haykırdığım gerceklere sen de ortak olur musun..?


İşin tuhaf bir yanı var, nedir biliyor musun... Annemle babam 25 senedir evliler ( ya da aynı evin içindeler ) sevgili blog. Ve ben bugüne bugün 22 yaşındayım. Abimde aslanlar gibi 24 yaşında :) Evet hesap kitap olaylarını geçtiysek sadede gelebiliriz. Biz tamı tamına 22 senedir tam anlamıyla bir çekirdek aileyiz yani.. Ve söz de bahsi geçen resim bizim ' tek ' aile resmimiz oluyor. Diğer taraftan bu resim yalnızca ' bu yıl ' içinde çekilmiş oluyor... Durum tam anlamıyla bu, işte bu da bizim birbirimize ne kadar bağlı olduğumuzu gösteren bir kanıt sanırım..


Bu herzaman böyle oldu, ve biz herzaman böyleydik. Babam her zaman eve geç geldi, biz her zaman onu beklemedeydik, annem herzaman sinirli oldu, en ufak şeyde bile kızdı bize, biz her zaman abimle birbirimize kenetlendik, aile de birbirine sımsıkı bağlı tek kişiler olduk.. Hani vardır ya, böyle birtakım şiirler :

' Anne ' melektir orada, koruyucudur, gerekirse canını bile verebilecektir, bu duyguları anlayamadım hiçbir zaman, korunduğumu hissedebilseydim sonra gelecek duygular bunlardı, bilirim. Ama olmadı, olduramadık.

Elbet evleneceğim günün birinde anne olacağım bende, işte tamm bu noktada okadar korkuyorum ki bende böyle olmaktan, miniğime bunları yaşatmaktan..



Sadece içimi dökmek istedim blog, kafamın içinde dönen şeylerin kağıtta nasıl duracağını merak ettim.. Yardımcı olduğun için çok teşekkür ederim..

2 Kasım 2010 Salı

Yeni Bir Gün Yeni Bir Başlangıç Demektir...



Evet.. Her bitiş yeni bir başlangıçtır derler.. Çok uzun bir zamandır günlük yazmayışımın dönüşü böyle oldu sanırım.. Blog dervi başladı bende, umarım bu da günlük olayıma benzemez. Yıllığa dönmesinden korkmuyor değilim aslında :)




İçim dolup taşıyor aslında, o maksatlı açtım bu bloğu da.. Bu birikenleri sesli şekilde dile getirmek istiyorum, kağıda dökmenin de bir faydasının olmadığını da biliyorum, ama dile getirilmesi yasaklanmış duygular var içimde.. Belki de böylesi iyi olmayacak, anlatılmayan şeyler içte birikir birikir ve patlaması yaşanır eni sonu. Peki ya yazılan şeyler..? Bu patlamayı engelleyebilir mi, insan içini dökmüş gibi hissedebilir mi acep? Bakalım, Göreceğiz..